“NİŞASTA 'BAZLI ŞEKERİN ÖNÜNÜN AÇILMAYACAĞININ GARANTİSİNİ VEREBİLİRİM”
GÜNEY EGE 9. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK FUARI…
Bayraktar, tarım sektöründeki kadınların çok zahmetli bir şekilde hem sektörde çalışıp, üretimde bulunduğunu hem de ev işlerini yaptığını, günde 16-17 saat mesai verdiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, Güney Ege 9. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Ege bölgesinin tarım sektöründe hasılanın yüzde 18’ini tek başına sağlayan bir bölge olduğunu, Muğla’nın adeta “dağlarından yağ, ovalarından bal akan” bir il olduğunu belirtti.
Bugünün Dünya Kadınlar Günü olduğunu hatırlatan Bayraktar, şunları söyledi:
“Başta eli nasırlı kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm kadınlarımızın ve Muğla Valimiz Esengül Civelek’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Geçtiğimiz günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Jülide Sarıeroğlu ile bir protokol imzaladık. Orada, ‘kadınlarımız çok zahmetli iş yapıyor. İnanın bu kadınlarımızın yüzde 94’ü şuan kayıt dışı. Yüzde 79’u ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyorlar. Maaşları, paraları, sosyal güvenceleri yok. Tarımda çalışan kadınlarımıza lütfen pozitif ayrımcılık yapalım. Bunların primlerinin yüzde 50’sini devlet ödesin’ diye bir talebimiz oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da sağ olsunlar, ‘Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbaba ile bir araya geliriz, bu meseleyi görüşürüz. Haklısınız. Bende bir bayan bakan olarak size katılıyorum. Bunu çözeriz’ dediler. Hatta çiftçilerimiz eskiden biliyorsunuz 15 gün prim ödüyorlardı. Şimdi 25 güne çıktı. Problem var. Bu prim gün sayısının da 15 güne çekilmesini talep ettik. Çünkü bu prim miktarları biraz yüksek… Bunu aşağıya çekmek lazım... Onu da makul karşıladılar. İnşallah 15 güne çekilirse tarımdaki kayıt dışılığı da önlemiş oluruz.”
Dünyada tarımın önem taşıdığını, bu fuarları önemsediklerini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Çünkü çiftçimiz burada en yeni teknoloji ve bilgilerle buluşuyor. Bu çok önemli... Dünyada kara alanları 150 milyon kilometrekare. Bunun yüzde 10’unu tarım için kullanabiliyoruz. Bir taraftan artan talep artışına arz cevap vermezken, erozyon ve amacı dışında kullanılan topraklar nedeniyle dünya, mevcut olan tarım topraklarını da kaybediyor.
Tarım çok önemli, stratejik bir sektör haline geldi. Sektörümüz son yıllarda hızlı bir şekilde gelişiyor. Mesafe alıyor ama hedeflerimiz çok daha farklı, çok daha ileride. Sektörü bu hedeflere ulaştırmamız lazım. Onun içinde dünya ne yapıyorsa biz de onu yapmaya çalışıyoruz. Bütün sivil toplum örgütleriyle meslek kuruluşlarıyla, bakanlıklarıyla kamu kurum ve kuruluşlarıyla bütün paydaşlar ortak akılla çalışıyorlar. Çatışma yerine beraber çalışmayı tercih ediyorlar.”
Gelişen bütün ülkelerin tarım sektörünün de gelişmiş durumda olduğunu bildiren Bayraktar, “Ülkemizde biz de bunları yapıyoruz. Değişen konjonktür bize ciddi manada fırsat sunuyor. Bu coğrafyayı besleme fırsatı veriyor. Sektörü daha hızlı geliştirmek hatta gayri safi milli hasılayı 150 milyar dolara ulaştırmak, buna katkı sağlamak üzere faaliyet gösteriyor, çalışıyoruz. Bunu yapmak zorundayız. Bunu inşallah yapacağız. Hep beraber çalışarak yapacağız” dedi.
Dünyada tarımı gelişen bütün ülkelerin eğitim meselesini çözdüklerine dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:
““Eğitim, eğitim, eğitim… Mensuplarımızı, sosyal kesimimizi bilgiyle buluşturamazsak ne yaparsak yapalım, destek de versek, başka şeyler de yapsak netice almamız mümkün değildir. Bilgi, bilgi, bilgi... İşte bizler bu fuarları da bu manada önemsiyoruz.
700 bin çiftçi fuarlara götürüldü, 427 bin çiftçiye eğitim verildi-
Ziraat Odalarımız birkaç yıl içinde 700 bin çiftçimizi fuarlara taşıdı. Taşımaya da devam edeceğiz. Tarımdaki sivil toplum örgütlerinin çatı örgütü olarak üzerimize düşen görevi de yapmaya çalışıyoruz. Ne yapıyoruz? Bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımız birlikte çalışarak birkaç yıl içinde 427 bin çiftçimize eğitim verdik. Bunu Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği olarak bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımızla beraber yaptık. Başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız olmak üzere eğitim verdiğimiz 427 bin kişinin 174 bini kadın çiftçimizdir. Bu sayıyı artırmamız lazım. Yaptığımız projeksiyon çalışmalarına göre ilerde tarımda kadınlar kalacak. Çünkü göçlere dikkat ederseniz, başka sahalarda çalışmaya gençlerde erkekler gidiyor. Tarım alanında kadın çiftçilerimiz kalıyor. O zaman bunları eğitmemiz lazım. Bu eğitim çalışmalarına daha da hız vereceğiz. Hatta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbaba ile bunu konuştuk. Şanlıurfa’da en yakın tarihte kadın çiftçilerimize eğitim vereceğiz. Türkiye’nin her tarafında bu eğitim çalışmalarımız devam edecek.”
Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bu fuarları desteklemeye devam edeceklerini ifade eden Bayraktar, “bunu çok önemsiyoruz. Milas Ziraat Odası 3 bin 500 çiftçimize eğitim verdi. Bunun 750 kişisi kadın çiftçilerimizden oluştu. Huzurlarınızda değerli Ziraat Odası Başkanım İsmail Atıcı’ya teşekkür ediyorum. Bu çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek” dedi.
Bayraktar, konuşmasının sonunda, fuarın hem Ege bölgesine hem ülke tarımına ve çiftçisine hayırlar getirmesini diledi, emeği geçen herkese teşekkür etti.
ET İTHALİNİN OLMASININ NEDENİ ANANIN EKSİKLİĞİ
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, fuarda yaptığı konuşmada, “Türkiye'de et ithalinin olmasının nedeni ananın eksikliği. Ana olmadığı zaman hayvan açığımızı, eksikliğimizi kapatamıyoruz. Biz her yıl 500 bin koyun vereceğiz” dedi.
Kadının üretimdeki önemine işaret eden Bakan Fakıbaba, bakan olmasında eşinin etkisinin bulunduğunu, kadının elinin değdiği yerde bereket olduğunu bildirdi.
Göreve başladıkları günden beri gece gündüz demeden projelerin hayata geçirilmesi için çaba harcadıklarını söyleyen Fakıbaba, bu kapsamdaki 300 koyun projesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Projeye yoğun ilgi gösterildiğini belirten Fakıbaba, şöyle devam etti:
“300 koyuna kadar vereceğiz. Türkiye'de et ithalinin olmasının nedeni ananın eksikliği. Ana olmadığı zaman hayvan açığımızı, eksikliğimizi kapatamıyoruz. Biz her yıl 500 bin koyun vereceğiz. Kadın olduğu takdirde daha fazla puan vereceğiz. Asgari ücretini, veterinerlik hizmetini vereceğiz ve onu zimmetleyeceğiz. Bizim ailemiz olacak. Bu hazırlanmış bir proje. Daha önce de verilmiş ama çok başarılı olmamış. Biz bunları kontrol edeceğiz. Biz 300 verdiğimizde 300 yavru alacağız. O yavrunun fiyatı şu anda 400 lira. Bu destek 120 bin lira yapar. Biz bunu avans olarak veriyoruz. Amacımız kırsalda insan hayatının refahını yükseltmek. Daha düzenli altyapılar, oyun sahaları, gençlik ve kadın merkezleri, yüzme havuzları olması lazım. Bizim bunu yapacak gücümüz var.”
“VAHŞİ SULAMAYI KALDIRDIK”
Su konusunun yarın Meclise geleceğini söyleyen Fakıbaba, “artık sulamadan tamamen DSİ Genel Müdürlüğü sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanımızın emri, artık vahşi sulama olamayacak. Vahşi sulamayı kaldırdık. Basınçlı sulama, damlama veya yağmurlamayla sulama olacak. Suyu israf etmeyeceğiz. Suyu yerinde yüzde 60 kurtarmış olacağız” dedi.
Çiftçiye verdikleri desteği adil şekilde dağıtmaya çalıştıklarını vurgulayan Fakıbaba, desteklerin 2019'da çok daha fazla artırılacağını ifade etti.
Fakıbaba, “Mazotun yarısı bizden dedik. Yeni sistemle daha farklı şekilde karşınıza çıkacağız. Bu sefer ana girdi olan tohum, gübre ve mazotta yeni müjdeler vereceğiz. Biz bu destekleri artırmak zorundayız. İnşallah öyle bir dönem gelecek ki biz sadece gelir sigortasıyla hiç destek vermeden çiftçi kardeşlerimizi destekleyeceğiz. Şu anda 46 milyon olan küçükbaş hayvan sayımız 80 milyon olacak. Üç yıl içinde bir milyon düveyi biz Türkiye'ye kazandıracağız. Bu konuda küçük ve orta ölçekli aileleri destekleyeceğiz.' diye konuştu.
“NİŞASTA BAZLI ŞEKERİN ÖNÜNÜN AÇILMAYACAĞININ GARANTİSİNİ VEREBİLİRİM”
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine değinen, şekerin stratejik bir ürün olduğuna dikkati çeken Fakıbaba, şunları kaydetti:
“Mutlaka ve mutlaka şekerde regülasyonda devletin olması lazım. Devletin 25 şeker fabrikası 1 milyon 400 bin ton, öze sektörün 8 fabrikası 1 milyon ton üretim yapıyor. Hekim olarak nişasta bazlı şekerin önünün açılmayacağının garantisini verebilirim. Pancardan üretilen şekerin artırılması gerekiyor. Bunun fiyatını da düşürdüğümüz zaman, nişasta bazlı şeker bizimle rakip olamayacak. Rekabeti önleyeceğiz. Biz Avrupa pazarlarına çıkma fırsatını yakalayacağız. Çiftçi kardeşlerimizin gelirinde azalma olmasına karşıyım. Eğer işçi kardeşlerimizin mağduriyeti yoksa, çiftçi kardeşlerimiz bu özelleştirmeden mutlu olacaksa, Türk halkı bundan mutlu olacaksa, bu özelleştirmeyle biz Avrupa'da rekabet edebilecek güce geleceksek, nişasta bazlı şekerin tüketimini, kotasını azaltacaksak özelleştirmenin yanındayım.”