• BIST 100

    10247,75%-0,86
  • DOLAR

    32,25% 0,00
  • EURO

    34,68% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2406,60% 0,27
  • Ç. ALTIN

    3892,73% -0,26

HAYATI MİZAHINDAN YAKALAYAN GAZETECİ-YAZAR..!

HAYATI MİZAHINDAN YAKALAYAN GAZETECİ-YAZAR..!

Kültür Sanat 6.02.2020 20:15:24 0
HAYATI MİZAHINDAN YAKALAYAN GAZETECİ-YAZAR..!
Adana’da aralıksız 20 yıl gazetecilik yapıp, öykü, roman ve şiir kitapları yayınlayan Tuncay Dağlı, birçok sanatçı ve edebiyatçı gibi Çukurova sıcağında pişti, İstanbul’a düştü... Hem de hayatını tamamen değiştirme pahasına.. “Ya böyle tek düze devam edip, sonunda bir çukuru dolduracağım ya da keskin bir dönüş yapıp, yeni denizlere yelken açacağım” dedi ve ikincisinde karar kıldı.. Gazetecilik mesleğini şu an İstanbul’da sürdüren Tuncay Dağlı, bu kente geldikten sonra Adana’da yayınlamış olduğu 4 öykü ile 2 şiir kitabına 12 kitap daha ekledi. Bugün roman, öykü, şiir, deneme, gazetecilik ve çocuk öykü kitaplarından oluşan tam 18 eserin sahibi olan Tuncay Dağlı son iki romanı ‘Zor Yıllar’ ile ‘Dün’ de hayat hikayesinden kesitleri yazdı. Öykülerini hayatın içinden trajikomik olaylardan esinlenerek oluşturan Dağlı, Aziz Nesin, Muzaffer İzgü ve Demirtaş Ceyhun gibi Türk öykü yazarlığının önemli isimlerinin kitaplarını çok okumuş olmanın etkisiyle de bu tür yazım şeklini benimsediğini söyledi.2-Sarıyer Edebiyat Günleri ‘Bana hep seni seviyorum’ de adlı romanında, ülkemizde işlenen töre cinayetleri ve kadınlara uygulanan şiddete dikkat çeken Dağlı, şiirlerinde de genelde aşk ve sevgi konusunu işlediğini ifade etti. Hayatın aslında çok ciddi bir komedi olduğunu söyleyen Dağlı, “Beni öfkelendiren olaylara bile bazen mizahi gözle bakıp, gülünç yanlarını görerek öyküleştirebiliyorum. İnsanlar bu öyküleri okurken gülüyor ama düşünüyor da.. Gazete okuyucuları da bu bakış açısıyla yazılan haberleri seviyor ve okuyorlar, bu nedenle olayların komik ve mizahi yönlerini de arayıp, buluyorum” dedi Tuncay Dağlı ile İstanbul’da hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için kendisine çok teşekkür ediyorum.
  • Yirmi yıl Adana’da aktif gazetecilik yaptıktan sonra aniden İstanbul’a geldiniz. İstanbul sevdası nerden çıktı, neden buradasınız?4-Emirgan Korusu
“ANADOLU İNSANI İSTANBUL’A SEVDALIDIR” -İstanbul, İstanbul dışında yaşayanlar için bir sevdadır. Hep yaşamak istenilen yerdir. Özlenendir, aranılandır, kavuşmak istenilen bir sevgilidir. Anadolu insanı çocukluktan itibaren İstanbul’u filmlerde seyreder, kitaplarda okur, gidip görenlerden duyar ve ona görmeden aşık olur. Ben de bu İstanbul sevdalılarındanım. İlk kez 80’li yılların başında gelmiştim buraya. Benim için çok büyüktü. Bilmediğim, tanımadığım, korktuğum bir devdi. Sonraları çeşitli nedenlerle geldim, gittim ve 2007 başında da hayatımdaki her şeyi değiştirmek pahasına tamamen kucağına atladım, hem de balıklamasına. Bu benim için zor oldu ama bir şeye zor yanından başlarsa insan gerisi kolay geliyor. Adana’da gazetecilik konusunda istediğim noktaya gelmiştim. Ondan sonrası artık tek düze gidecekti. Bu da beni sıkıyordu. Denizi, manzarası, dağı, tepesi olmayan dümdüz bir yolda gidiyor gibiydim. Oradaki dostlarımın kimi ‘İstanbul’a git, artık burası sana dar geliyor, mesleğini orada sürdür’ dedi, kimi de ‘gitme oğlum, orası kurtlar sofrası, yutarlar seni..’ diyerek uyardı.  Ama ben gözümü karartım ve geldim. Hala yutamadılar, demek ki, bende de biraz kurtluk var ki, daha dişe gelmedim. Ama yediğim kazıkları saysam burdan köye yol olur. Bu da benim duygusal bir yapım olması ve insani yönümün ağır basmasından kaynaklanan bir durum...14-Sarıyer Edebiyat Günleri
  • İstanbul zor olmadı mı o kadar yıldan sonra?
-Elbette ki oldu. Yıllarca yaşadığım bir yerden ayrılıp, İstanbul’a yerleştim. Burada bir süre bocalasam da yine kaldığım yerden mesleğime, kültür sanat ve edebiyat çalışmalarıma devam ettim. Ancak taşı toprağı altın olan İstanbul’da başlarda iş bulmakta zorlandım. Çünkü çalıştığım eski Doğan Haber Ajansı yönetimi, benim buraya nakil isteğimi kabul etmedi. Ben de ayrılmak zorunda kaldım. Adana’da tam 20 yıl Milliyet, Hürriyet ve Doğan Haber Ajansı’nda çalışan bir gazeteci olarak mesleğimde oldukça tecrübe kazanıp, bilgi birikimine sahip olmuştum. Burada bu birikimimi daha iyi değerlendireceğimi düşünüyordum. Ancak işin aslı içine girince belli oluyor. Buradaki yaygın gazete ve televizyonlarda muhabirlik yapmak çok zor olduğu gibi, çalışanları da tamamen sömürüyorlar. Karın tokluğuna çalışan stajyerler, kadrosuz, sigortasız çalışan iletişim fakültesi mezunlarının, işverenler tarafından adeta kanı emiliyor. Bunları görünce gazetecilikten biraz soğudum. Bu arada ulusal bir televizyonun tanınmış bir programının basın ekibinde de birkaç ay çalıştım ama olaylara ve yaşama bakış açımız uyuşmadığı için ayrıldım.Adana 2 Bu arada özel bir firmada basın danışmanlığı, bir dershanede eğitim ve halkla ilişkiler danışmalığı, İstanbul Channel adlı yerel televizyonda haber müdürlüğü ve spikerlik, Sarıyer Belediyesi Basın Bürosu’nda şeflik yaptım. Ayrıca Beşiktaş’ta aylık bir derginin iki sayısını hazırladım. Önceden tanıdığım ve iki dönem CHP Adana Milletvekilliği yapan Prof. Dr. Gaye Erbatur’a genel seçimde basın danışmanlığı yapmak için kısa süreliğine Adana’ya döndüm ama artık oradan kopmuştum. Üsküdar’da, Beşiktaş’ta ve Eyüp’te belli bir süre yaşadıktan sonra Sarıyer’e yerleştim. Altı yıl da burada ikamet edip, yerel bir gazete de haber müdürlüğü yaptım. İki yıl önce taşındığım Tuzla’ya ise eşimin işi nedeniyle gelmiştik. Ancak buraya ısınamadım. Sarıyer’le bağlarım devam ediyor. Çünkü hem iki oğlum orada yaşıyor hem de benim gazetecilik ve kültürel çalışmalarla ilgili bağlantılarım var. Şimdilik Tuzla, Sarıyer ve haber müdürlüğünü yaptığım Kent Yaşam gazetesinin bulunduğu Küçükçekmece arasında mekik dokuyorum. Zor oluyor ama zaten İstanbul’un kendisi zor. Bunu zaman içinde çok daha iyi anlıyor insan. Yaşamak gerek.Adana 5-Adana Kültür ve Sanat Derneği etkinliğinde
  • Gazetecilikteki ilke ve anlayışınız nedir?
DÜRÜST GAZETECİLİK MESLEKTEKİ ÖNCELİKLİ İLKEM -Bugüne kadar ne özel ne de iş yaşamımda hiç kimsenin önünde eğilmedim. Objektif davranıp, kişisel menfaatlerimi ön plana çıkarmadan yaptığım gazetecilik nedeniyle sevmeyenlerim, ayağıma çelme takanlar çok oldu ama dostlarım onlardan fazlaydı. Ayrıca yalanım, yanlışım olmadığı için bana diş geçiremediler ve hep başı dik, alnı açık gezdim, yazdığım haberler de her zaman ses getirdi. Bu durum benim gazetecilik aşkımı kamçıladı, kötülerden, ahlaksızlardan, namussuzlardan, hırsızlardan, devlet millet düşmanlarından hep nefret ettim. Her zaman haklının, mazlumun, garibin tarafında oldum. Çok çalıştım, az kazandım ama iç huzurum beni mutlu etti. İnsanlar için bir şeyler yapmak, yardım etmek, düşenin elinden tutmak, çok para kazanmaktan daha fazla mutluluk verdi. Bu nedenle hiç mal, mülk, para hırsı yapmadım. Her zaman kalıcı şeylere önem verdim. Öldükten sonra insanlar beni unutmasın, anlatamadığım fikirlerimi, düşüncelerimi kitaplarımdan okusunlar istedim. Yaşarken tanışamadığım kişiler ve benden sonra gelecek nesiller beni bilsin, anlasın istedim. Bu amaçla haber yazmakla, röportajlar yapmakla yetinmedim, edebiyata gönül verip, kitap yazdım. İlk kitabımı 1998 yılında yayınladım. ‘Başkanlık Tutkusu’ adını verdiğim bu kitabım benim ilk gözağrım oldu. Bu kitabım yayınlanınca insanlar bir heves sandılar ama arkasını getirince kıskananlar bile tebrik etmek zorunda kaldı. Bugüne kadar öykü,  şiir, roman, deneme ve gazetecilik olmak üzere toplam 18 kitabım yayınlandı. Halen yayına hazır öykü ve şiir kitaplarım var. Onları da yakında yayınlamayı düşünüyorum. Ancak günümüzde kitap bastırmak ve yayınlamak yazmaktan daha zor. Bu nedenle çok daha fazla yazabileceğim halde kendimi frenliyorum, çünkü yayınlatamayınca üzülüyorum.Adana 8- Gazeteci arkadaşım Ali Güleryüz” * Gazetecilik çalışmalarınız nasıl gidiyor? YEREL BASINA DESTEK VERİLMELİ Şuan İstanbul’da haftalık olarak yayınlanan Kent Yaşam gazetesinin haber müdürlüğü yürütüyorum. Ancak bununla yetinmeyip köşe yazarlığı ve habercilik de yapıyorum. Fakat eski muhabirlik günlerimi özlemiyor değilim. İstanbul’a gelene kadar yerel basının içinde yer almamıştım. Adana’da arkadaşlarım vardı, hangi koşullar altında çalıştıklarını yakından biliyordum ama işin içinde olmak başka şey. Yerel basın bir vücudun kılcal damarları gibi. Toplumun ve olayların daha detayına girmek gerekiyor. Ayrıca çalışma koşulları da daha zor. Özellikle de ekonomik koşullar yerel gazeteleri ve burada çalışanları çok fazla zorluyor. Zaten günümüzde medyanın geldiği nokta ortada. Gazeteler kapanıyor, gazeteciler işsiz dolaşıyor. Çalışanlar da işini kaybetmemek için mücadele ediyor. Bu nedenle medyanın yeniden silkelenip kendine gelmesi, objektif, tarafsız ve doğru gazeteciliğin mesleğe hakim olması gerekiyor. Çünkü toplumun gazetecilere güveni neredeyse yok denecek kadar azaldı. Kimse bayiden gazete alıp ta okumuyor. Canı isteyen cep telefonlarından haberleri takip ediyor. Zaten sosyal medya nedeniyle de herkes gazeteci olmuş durumda. Kimin yazar, kimin haberci, kimin okuyucu, kimin yorumcu olduğunun belli olmadığı bir meydanda her şey bir yana savrulup duruyor. Bu nedenle öncelikle yerel medya olmak üzere tüm basın çalışanları desteklenmeli, bilgili, tecrübeli ve birikimli gazetecilere çalışma imkanı sağlanmalı, iletişim fakültelerinden mezun olan genç meslektaşlarımız da doğru ve dürüst gazetecileri örnek alarak kendilerini yetiştirmeliler.İsmaşl Başkan
  • Gazeteciliğin günümüzdeki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
GAZETECİLİK ÇOK YIPRATILDI Adana’da yaygın basında çalışırken habercilikten aldığım keyfi artık alamadığımı belirtmek istiyorum. Zaten durum ortada. Kimsenin habere de haberciyi de değer verdiği, önemsediği yok. Ben bu mesleğe tam 37 yılımı verdim. İzmir, Adana ve İstanbul’da hep aktif gazetecilik yaptım. Sokaklarda haber peşinde koşturdum ve gazetelerde, televizyonlarda binlerce haberim yayınlandı. Geldiğim noktada iyi bir insan ve gazeteci olduğumu düşünüyorum. Fakat gazetecilik mesleği iyi bir noktada değil. Çok yıpratıldı ve kişisel menfaatlerini öne çıkaranlar nedeniyle etkisini ve saygınlığını kaybetti. Benim gibi idealist olanların büyük bölümü de maalesef ki çalışma ortamı bulamayınca geri çekilmek zorunda kaldı. Her şeyin paradan yana olduğu, gazetelerin halkın değil, sahibinin sesi haline geldiği bir dönem yaşıyoruz. Gazeteler ve gazeteciler kamplara ayrılmış durumda, kalemşörlük yapanlar, kendini bir tarafa yamayıp, köşe dönmek için takla atanlar revaçta. Ben böyle olmadım, olamam da. Çünkü kişiliğim buna izin vermez. Kimsenin karşısında menfaat için, mevki, makam, para için eğilmedim, eğilmem de. Kellemi kessinler bana yalan söyletemezler, yazdıramazlar. Bu yüzden 37 yıllık gazetecilik yaşamımda birçok amirimle, müdürümle zıtlaştım, karşı koydum, işten atılma pahasına yolumdan dönmedim. Böyle yaptığım için de hiçbir zaman pişman olmadım, bin defa doğsam yine aynı şeyleri yaparım. Çünkü geriye dönüp baktığımda temiz bir yaşam, ilkeli bir gazetecilik, iyi arkadaşlıklar görüyorum. Yardım ettiğim, elinden tuttuğum, zor durumdan kurtardığım insanların dualarını duyar gibi oluyorum. Bu beni mutlu ediyor. Kendi kendime, “Ben bu dünyada yaşadım, yaşarken de iz bıraktım. Bu izlerin en güzeli de insanların gönlünde yer almaktı, aldım” diyorum. Ama artık Donkişotluk yapmaya gerek olmadığını da öğrendim. Çünkü arkanızda sizin gibi düşünen, sizi destekleyen, yazdığınız bir haberden dolayı mahkemeye düştüğünüzde yanınızda olan işveren lazım. Bu durum yaygın basında bir yere kadar var ama yerel basında bulmak pek mümkün değil. Kendi ayakları üzerinde güçlükle duran bir işverenin bir de milyarlarca liralık tazminat davalarıyla uğraşmaya gücü yetmez. Medyada genel yayın politikası ‘suya sabuna dokunmayalım, günü kurtaralım yeter’ olmuş durumda.
  • Kültür sanat çalışmalarını da devam ettiriyor musunuz?
Evet. Kitap yazıyorum, kültürel etkinliklere katılıyorum. Kişisel olarak liselerde konferanslar veriyorum, imza günleri düzenliyorum. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Sarıyer Edebiyat Günleri’nin organizasyonuna başlangıçtan itibaren destek verdim. Bu etkinlik kapsamında gerçekleştirilen Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nda yedi yıl jüri üyeliğinde bulundum. Son olarak Sarıyer Edebiyatçılar Platformu’nun oluşturulmasına öncülük ettim. Şair ve yazar arkadaşlarımla daha güzel etkinliklerde bir arada olmak amacıyla çalışmalarda bulunuyoruz.
  • Kültür sanat çalışmalarınızda neler yaptınız?
ADANA’DAKİ ÇALIŞMALARIMA İSTANBUL’DA DEVAM ETTİM Adana’da gazetecilik yaparken aynı zamanda edebiyat ve kültür sanat çalışmalarım da oluyordu. Zaten her şeyin temelini orada attım. Gazetecilik dalında çok sayıda başarı ödülü alırken, kişisel ve ortak olarak fotoğraf sergisi, şiir sergisi ve dinletisi, imza günleri, söyleşiler yaptım, öğrencilere konferanslar verdim. Adana Kültür Sanat Derneği, Çukurova Edebiyatçılar Derneği ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetimlerinde bulundum. Uzun uğraşlardan ve emekten sonra aldığım Sarı Basın Kartımı İstanbul’a gelince iade ettim. Zaten son dönemde rengi de değişti, bir işe de yaramaz oldu. Bir daha da talep etmedim. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin üyesiyim. Çok sayıda öykü ve şiirim edebiyat dergisi ve internet sitelerinde yayınlandı, halen de yayınlanıyor. 2004 yılında DHA muhabiri olarak gittiğim Irak’ta çektiğim insan ve olay fotoğraflarını hem Adana’da hem de Sarıyer’de sergiledim. Sarıyer’de çalıştığım ilk yıllarda Sarıyer Belediyesi ile Rumelikavağı Muhtarlığı tarafından düzenlenen şiir yarışmasında İstanbul’un bende bıraktığı izleri anlatan ‘Bir İstanbul Bilirdim’ adlı şiirimle birinci oldum. Ödül olarak verilen laptopla da yeni kitaplarımı yazdım.
  • Gelecek planlarınızda ne var?
BİR ULUSAL GAZETEDE KÖŞE YAZARI OLMAK İSTERİM Daha önce Aydın Doğan’a ait olan eski Doğan Medya Grubu’nun tüm gazeteleri ve televizyonlarında yıllarca haberlerim yayınlandı. CNN ve Kanal D’de canlı yayınlarda haber sundum. Hürriyet’in, Milliyet’in birinci sayfa manşetlerinde yayınlanan haberlerimle dikkat çektim. Ama her haberin sadece 24 saat ömrü vardır. Hepsi geldi geçti. Ama bende öyle şeyler biriktirdi ki yazmakla bitmez. Kitaplar dolusu yazabilirim. Hayal gücüm de geniş olduğu için yazma konusunda hiç zorlanmıyorum. Ama kitaplarımın ve yazılarımın daha geniş kitleler tarafından okunmasını isterim. Ben, Atatürkçü, laik, demokrat, cumhuriyetçi bir düşünce yapısına sahibim. Dedem 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda tam 7 yıl cepheden cepheye koşmuş, İstiklal Madalyası sahibi bir gaziydi. 105 yaşında rahmetli oldu. Onun yaşamını “Dedemin Gözyaşları” adlı romanımda anlattım. Annemin ailemizi toparlayıp, evlatlarını yetiştirmek için verdiği mücadeleyi “Zor Yıllar” adlı romanımda kaleme aldım. “Dün” adlı romanımda da İzmir, Adana ve İstanbul’da geçen günlerimin bir bölümünü yazdım. Şimdi hayat hikayemin üçüncü bölümünü yazıyorum. Bu otobiyografik roman dizisinin son kitabı olacak. Gazetecilik ve yazarlıktaki son hedefim yaygın basında köşe yazarlığı yapmak ama özgürce yazmak. Bu da medyanın içinde bulunduğu bu durumda pek mümkün görünmüyor. Fakat ileride ne olur bilemem..! Kısmet..
  • Adana’da yaşarken ‘Adanalı yazar’ diye biliniyordunuz, şimdi de ‘Sarıyerli yazar’ diyorlar, sizin için. İlginç bir durum. Demekki kendinizi kabul ettiriyorsunuz..
-Sarıyer’de altı yılı ikamet ederek tam sekiz yıl aktif gazetecilik yaptım. Halen iki oğlum Sarıyer’de hem çalışıyor hem de ikamet ediyorlar. Bir gazeteci-yazar olarak en az burada doğup, büyüyenler kadar bu ilçeye sahip çıkıyor, sorunlarını biliyor, çözüm önerileri getiriyorum. Benim için bir yerde doğup büyümek önemli değil. Nerede doyuyorsam oralıyım ve orası benim memleketimdir. Hemşericiliği, etnik ayrımcılığı, ağalığı, beyliği hiç sevmem ve taraf olmam. Benim için her şey Türkiye içindir, Türk Milleti içindir. Bu topraklar üzerinde yaşayan, vatana hainlik etmeyen, milleti sömürmeyen, kanını emmeyen, dürüst olan her insan benim için aynı değerdedir. Doğum yerim başka olsa da, yaşamımı farklı şehirlerde geçirmiş olsam da İstanbul’da yaşayan, bu kentin eziyetini, cefasını çeken, ekmek peşinde koşan namuslu, dürüst milyonlarca insan gibi diğer şehirlerdeki itilen, kakılan, değer verilmeyen, hak ettiği yaşama kavuşamayan insanlarımıza da çok üzülüyorum. Türk insanı çok daha güzel ve kaliteli bir yaşama layık. Bu toplumun ezilen bir ferdi olarak gazeteciliği de, yazarlığı da her zaman, bu gibi insanlarımızın sorunlarına, dertlerine çözüm bulunması için yaptım. Yapmaya da devam ediyorum. Bazen kızıp, isyan etsem de, içimi satırlara döküyor, yazarak rahatlamaya çalışıyorum.
  • Teşekkür ederim.
YAZARIN YAŞAMI Hatay’ın İskenderun ilçesinde dünyaya geldi. İskenderun Teknik Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1981 yılında 9 Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Bölümü’nde bir yıl okudu. Ardından Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne geçti. Aynı okulun Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Öğrenciliği sırasında İzmir Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparken, şiir ve öykü yazmaya başladı. Üniversiteden mezun olduktan sonra Adana’ya geldi. Milliyet gazetesi Adana Bürosu’nda (1986-87) spor muhabirliği yaptı. Askerliğini yedek subay olarak İstanbul ve Denizli’de tamamladı. Yeniden döndüğü Adana’da Hürriyet gazetesinde işe başladı. 1988-2000 yılları arasında aralıksız 12 yıl muhabir olarak çalıştı. Hürriyet Haber Ajansı (HHA) ile Milliyet Haber Ajansı’nın (Mil-Ha) birleşmesiyle kurulan Doğan Haber Ajansı’nda (DHA) 2000-2006 yılları arasında muhabirliğe devam etti. Bu süre içinde edebiyat ve kültür sanat çalışmalarını da gerçekleştirdi. 2007 yılı başında geldiği İstanbul’da gazetecilik mesleğini sürdürüyor.   Yayınlanmış eserleri   -Başkanlık Tutkusu (Öykü-1998) -Ayrılıklar Olmasın (Şiir-1999) -Morgdan Dünya (Öykü-2000) -Çoban Yıldızı (Şiir-2002) -Koltuk Düşkünü (Öykü-2003) -Yol Parası (Öykü-2005) -Aşk Seni İstiyorum (Şiir-2008) -Bana hep seni seviyorum de (Roman-2008) -Çekme Lan.. (Gazetecilik-2008) -Kendini öptürmeyen başkan (Öykü-2011) -Kırmadım satmadım yazdım (Deneme-2013) -Sarıyer’in çocukları (Çocuk öyküleri-2013) -Dedemin gözyaşları (Roman-2013) -Annemin çocukları (Roman-2014) -Ali’nin Gemileri (Çocuk öyküleri-2015) -Zor Yıllar (Roman-2016) -Kuzenim Tombalak (Çocuk hikayesi- 2018) -Dün (roman (2019)

DÜNYA TAHIL İŞLEME ENDÜSTRİSİ İSTANBUL’DA BULUŞTU

TURNA MİSALİ'NE NEW YORK'TAN İKİ ÖDÜL

BAL ARILARI TEHDİT ALTINDA!

ENGELSİZ FİLMLER FESTİVALİ, KISA FİLM YARIŞMASI’NIN FİNALİSTLERİ VE JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

DÜŞÜK KARBON KAHRAMANLARI ÖDÜLLENDİRİLDİ

D VİTAMİNİNİN FAZLASI DA ÇOK ZARARLI!

EMZİRME DÖNEMİNDE SÜTYEN KULLANIMI HALA BİR SORU İŞARETİ!

BİLİM SEKTÖRÜNDE “TÜRKİYE'NİN EN MUTLU İŞ YERİ” UNVANININ SAHİBİ OLDU

ERİKLİ 10 BİN FİDANA HAYAT VERİYOR

ADANA SANAYİ ODASI BAŞKANI ZEKİ KIVANÇ : İHRACATIMIZ 1 MİLYAR DOLARA ULAŞTI

ADANA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ YARIŞMASINA 57 ÜNİVERSİTEDEN 144 PROJE KATILDI

KUŞLARIN ŞARKISINDA RENKLER TEMALI RESİM SERGİSİ

EVDE YETİŞTİRMEYE UYGUN BEŞ ŞİFALI BİTKİ

“BÜYÜK İNSANLIK” PEN MAYIS AYI KİTABI SEÇİLDİ

7. DENİZBANK İLK SENARYO İLK FİLM YARIŞMASI’NIN FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

4. İSTANBUL DİJİTAL SANAT FESTİVALİ BAŞLADI!

ŞOK DİYETLER KESİNLİKLE UYGULANMAMASI GEREKEN DİYETLER!

DOĞTAŞ’IN 4 ÜRÜNÜNE 4 ULUSLARARASI ÖDÜL!

AYDIN TİCARET BORSASI ÜYELERİNE, İHRACAT YILDIZLARI ÖDÜLÜ

TÜRKİYE’DE HALA TEŞHİS ALAMAYAN 1 MİLYON ÇÖLYAK HASTASI VAR

DEĞİRMENCİLİK SEKTÖRÜ 500 MİLYON DOLARLIK HEDEFLE İSTANBUL’DA BULUŞTU.

YEMEK YARIŞMASININ AKDENİZ BÖLGE BİRİNCİLERİ BELİRLENDİ

ANAVARZA BAL’A PARİS’TEN BÜYÜK ÖDÜL

“KUŞLUK VAKTİ” TEMALI RESİM SERGİSİ

KIRMIZI ET ÜRETİMİ YÜZDE 8,8 ARTTI

HİLTİ TÜRKİYE’NİN EN İYİ İŞVERENLERİ LİSTESİ’NDE

KRUVAZİYERDE REKORLARIN KIRILACAĞI BİR YIL OLACAK!

EROĞLU VE SOYLU’DAN ORTAK RESİM SERGİSİ

DÜNYANIN TEK TURİZM KARİKATÜRLERİ YARIŞMASI’NDA ÖDÜLLER VERİLDİ

İRAN SİNEMASININ DÜNYACA ÜNLÜ FİLMLERİ PERSIANA TV'DE!

Yükleniyor

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 35 31 1 3 64 96
2.Fenerbahçe 35 28 1 6 58 90
3.Trabzonspor 35 18 13 4 13 58
4.İstanbul Başakşehir 35 16 12 7 10 55
5.Beşiktaş 35 16 13 6 6 54
6.Alanyaspor 35 12 10 13 3 49
7.Kasımpaşa 35 14 14 7 -6 49
8.Rizespor 35 14 14 7 -7 49
9.Sivasspor 35 12 11 12 -9 48
10.Antalyaspor 35 11 12 12 -4 45
11.Adana Demirspor 35 10 11 14 3 44
12.Samsunspor 35 11 15 9 -5 42
13.Kayserispor 35 11 13 11 -9 41
14.Ankaragücü 35 8 12 15 -3 39
15.Fatih Karagümrük 35 9 16 10 -2 37
16.Konyaspor 35 8 14 13 -14 37
17.Gazişehir Gaziantep 35 9 18 8 -15 35
18.Hatayspor 35 7 15 13 -10 34
19.Pendikspor 35 8 18 9 -31 33
20.İstanbulspor 35 4 24 7 -42 16